Türkiye geçtiğimiz haftadan itibaren farklı noktalardaki yangınlarla mücadele ediyor. Uzmanlar ve akademisyenler; orman yangınlarının nedenlerini, Türkiye’nin önlem ve müdahalede eksikliklerinin bulunduğunu eleştirilerini ve neler yapılması gerektiğini konunun farklı boyutlarıyla ANKA’dan Dilan Kutlu’ya anlattı:
İstanbul Üniversitesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik, yanan orman sahalarının yeniden kazanılmasında doğal ekosistemin oluşturulması gerektiğini söylerken, “Bunun için de popülist yaklaşımlar ve toplumsal baskıların etkisiyle hızlı bir ağaçlandırmaya gitmek yerine planlı düşünmek gereklidir. Başka yerlerden getirilmiş başka türlerle yapılan ağaçlandırmalar aynı zamanda ekolojik bozulmaya yol açar. Hızlı bir şekilde başlatılan ağaçlandırma kampanyalarına bazı büyük firmalarında destekler verdiği, bağışlar yaptığını görmekteyiz. Bu da büyük şirketlerin kendini aklaması için bir yoldur” dedi.
“Orman Yangınlarıyla İlgili Bir Enstitü Yok”
Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şube Başkanı Profesör Doktor Tuncay Neyişçi ise, Türkiye’de orman yangınları konusunda bilimsel çalışmaların sayısının iki elin parmaklarını geçmediğini hatırlatarak, “Türkiye’de 10’un üzerinde orman fakültesinin bulunuyor olmasına karşın, orman yangınlarıyla ilgili araştırma kurumları veya üretilmiş araştırma sayıları çok azdır. Farklı bitki örtüsü tiplerinin yangında davranış biçimleri etkisi konusunda da pek fazla bir çalışmamız yoktur. Türkiye’de en fazla alan kaplayan kızılçam 3 milyon hektarlık bir alandır. Kızılçam üzerinde çalışan bir enstitümüz yoktur ki yangınların büyük bir bölümü de bu bitki türleri üzerinden çıkar. Okaliptüs türleri için araştırma enstitülerimiz vardır. Ama orman yangınlarıyla ilgili çalışan bir enstitümüz yoktur. Türkiye’de ormancılığa bilimsel bir açıdan bakıyor olursanız bunun altyapısının çok sağlam olmadığı çok açık şekilde görülüyor” diye konuştu.
“Orman Yangınlarında %72’lik Artış Var”
Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Erdoğan Atmış, daha önce de bu tür yangınların çıktığını ancak ormancılık teşkilatının bir şekilde bunu büyümeden söndürdüğünü ifade ederek, “Ama bu sefer büyük bir başarısızlık var. Rakamları değerlendirdiğimiz zaman 2016-2020 yılları arasındaki ortalama yıllık yangın sayısının arttığını görüyoruz. Yanan orman alanın arttığını görüyoruz ama bunlardan öte yangın başına yanan alan miktarının arttığını görüyoruz. %72’lik bir artış var. Bu da yangınlarda mücadelede başarısız olduğunun göstergesi. Bu rakamlar Orman Genel Müdürlüğü’nün kendi rakamları.Ormanlarımız parçalanıyor. Bu parçalanmanın önemli bir nedeni ormanlarda yapılan madencilik, enerji, turizm, karayolu, köprü ve diğer altyapı yatırımlarına Tarım ve Orman Bakanı’nın çok kolay izinler vermeye başlaması” dedi.
2B ile orman dışına çıkarılmış alanların 620 bin hektara ulaştığını hatırlatan Atmış, “Bu alanlarda çeşitli yerleşimler başladı. Ormanlarda insanlığın etkileşiminin arttığını görüyoruz bu etkileşim arttıkça da yangın riski artıyor. Tarım ve orman bakanlığının daha farklı stratejilerinin olması gerekiyor. Suçu başka şeylere atıyorlar otel yapacaklardı da yaktılar gibi. Asıl tartışmamız gereken son yıllarda ormancılık politikalarının yanlış uygulanması ve ormancılık yönetimindeki büyük boşluktur” dedi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Prof. Dr. Doğanay Tolunay da Türkiye’de orman yangınlarının %89’unın insan kaynaklı, %11’inin ise yıldırım gibi doğal nedenlerle çıktığını belirtti. Tolunay, insan kaynaklı yangınların ihmal, kaza ya da kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar olduğunu söyleyerek, “Çok değişik sebepler de olabiliyor. Yanında çalıştığı orman şefine kızarak orman yakan ya da işinden olmamak için kasıtlı orman yakan orman işçisine kadar. Son yıllarda terör amaçlı yangınlar da çıkıyor. Son 10 yılın kabaca ortalaması yıllık ortalama %6 terör amaçlı yangın. Bazen terör örgütleri yakmadıkları orman yangınlarını da üstlenerek, kendi propagandalarını yapabiliyorlar. O nedenle yangın çıkış amaçlarının takip edilmesi, yangın devam ederken kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Bu paylaşılmadığı sürece provokasyon amaçlı söylemler dolaşabiliyor” dedi.
Orman yangını bittikten sonra da bu yangınların ciddi olarak araştırıldığını ve araştırmayı yapan kurumların ise kolluk kuvvetleri olduğunu belirten Tolunay, “Çıkan yangınların büyük bir çoğunluğunun da çıkış nedeninin bilinmediğini söylememiz gerekiyor. Orman yangınlarının %40’ının neden çıktığını ortaya koyamıyoruz. Herhangi bir görgü tanığı yok. Kamera yok. Çıkış nedeni bilinmeyen yangınların bilinmemesi bazen yanlış da yorumlanabiliyor” dedi.
Kaynak: www.iklimhaber.org